Ana içeriğe atla

Kitaplar

Öykülerle Zihin Yanılgıları
Dr. Nizamettin Kaya
[Google Play Kitaplar]

Zaman zaman tuzaklarına düştüğümüz 10 zihin yanılgısını açıklıyorum. Bu yanılgıların saplantı, önyargı, kötümserlik, karamsarlık, aşırı düşünme, anlamsızlık ve boşluk hissi oluşturarak psikolojimizi ve ilişkilerimizi nasıl bozduğunu anlatıyorum. Korunma ve kurtulma yollarını gösteriyorum.

Kitapta açıkladığım bilgi ve teknikleri kendi psikolojik rahatsızlığımı iyileştirme sürecine destek olarak kullandım. Çok faydasını gördüm. Diğer insanlara ve kendime daha anlayışlı, hoşgörülü ve affedici bakmaya başladım. Birçok iletişim sorunumu çözdüm, daha sağlıklı ve keyifli ilişkiler kurmaya başladım.

Öykülerle Zihin Yanılgıları, Dr. Nizamettin Kaya
netsentez

👉 Google Play Kitaplar'da
inceleyin, edinin...

Önsöz

Kaderin değil yanılgıların kurbanıyız. Yanılgılar kafada başlar, duygulara ve davranışlara yayılır.

Bu küçük kitap, hayat akışı içinde farkında olmadan tuzaklarına düştüğümüz zihin yanılgılarını gösteren bir aynadır. Güvenilir kaynak yelpazesinden özümlenerek derlenen bilgiler örneklerle ve öykülerle bütünleştirilmiş, yorumlanmış, değerlendirilmiştir.

Bilişsel davranışçı terapi günlük sıkıntıların, kaygının, stresin, özgüven eksikliğinin, ilişki bozukluklarının ve daha birçok psikolojik sorunun kaynağının zihnin kurguladığı çarpık düşünceler olduğunu ortaya koyar. Düşünce çarpıklıklarını tanımlar, sınıflar, çözüm yollarını açıklar.

Kitapta zihnin aldatma eğilimi ve bu eğilimde düşüncelerin etkisi betimlenmiş, bilişsel davranışçı terapinin konuya yaklaşımı özetlenmiştir. Ardından aşağıdaki zihin yanılgıları örneklerle ve öykülerle ele alınmış, çözüm yolları gösterilmiştir. Kitabı okumakla öz farkındalığınız artacak, kendinizi daha güçlü ve daha iyi hissedeceksiniz. Daha sağlıklı ve keyifli ilişkiler kuracaksınız.

  1. Felaket tellallığı yanılgısı,
  2. Ya hep ya hiç yanılgısı,
  3. Geleceği olumsuz okuma yanılgısı,
  4. Zihin okuma yanılgısı,
  5. Duygulara gerçeklik giydirme yanılgısı,
  6. Abartılı genelleme yanılgısı,
  7. Kendini ve insanları etiketleme yanılgısı,
  8. Dayatmacılık yanılgısı,
  9. Olumsuzluk süzgeci yanılgısı,
  10. Kişisel algılama yanılgısı.

👉 Google Play Kitaplar'da
inceleyin, edinin...



Jackson Mesleki İlgi Envanterinin Üniversite Öğrencileri Üzerinde Bir Uyarlama Çalışması
Dr. Nizamettin Kaya
[Doktora Tezi]

Eğitim, meslek ve kariyer alanlarına yönlenme süreçleri kapsamında psikolojik bir özellik olarak mesleki ilginin yeri ve ölçülmesi sorunlarını ele alıyorum. Gerçekleştirdiğimiz uyarlama çalışmasını anlatıyorum. 

👉 Okuyun, indirin...




Bu blogdaki popüler yayınlar

Söze Süzülenler 2023

Gök kubbenin altında   Değil miyiz hepimiz   Daha ne olsun   Yarım olmuş   Mutluluklar   Gülüşler   Ağlayışlar   Yaşam   Ne çıkar   Meçhul Bulutlar süzülmüş kubbeye Anılar dolaşıyor Hüzün mü mutluluk mu Ne taşıyor meçhul Sis çökmüş içeriye Siluetler kıvranıyor Hayal mi gerçek mi Ne yaşıyor meçhul Buğu sarılmış camlara Islaklık tütüyor Çaydan mı kalpten mi Ne akıyor meçhul Damlalar kaynamış gözlere Sıcaklık kanıyor Acıdan mı aşktan mı Ne yağıyor meçhul Yalnız Değilsin Kanatlanıp esse de ıssız diyarlarda, kime ne? Vuruyorsa bir nefes rüzgâr, yanık bağrına, yalnız değilsin. Sel olup çağlasa da taş yataklarda, kime ne? Çarpıyorsa tek damla yağmur, kızgın kalbine, yalnız değilsin. Şimşek olup çaksa da kör topraklarda, kime ne? Çakıyorsa bir tel ışık, karanlık ufkuna, yalnız değilsin. Yağmur Sonrası Özlemle içip Göğün gözünden damlaları Renge bürü

Sükûnet

Sükûnet zamanlarım: Nadiren hissettiğim ama tadına doyamadığım anlar… Geçmişin ve geleceğin donuklaştığı, ânın belirginleştiği; arzuların, tutkuların, umutların, beklentilerin, hedeflerin durulduğu, dibe çöktüğü; sakin, kıpırtısız, berrak bir zihinle sadece nefesimi, bedenimi ve bütünleştiğim dünyamı duyumsadığım zaman kesitleri… Kutsal varoluşla birlikte dalgalandığım anlar… 60’lı ve 70’li yıllarda okuldan dönünce evin duvarının kenarında bulunan derme çatma, çivileri küflenmiş, ağaçtan bir sedire otururdum uzun süre. Kuş sesleri arasında, rüzgârın ağaçların yaprakları ve meyveleri arasından süzülerek yüzüme vurduğu kokuyu içime çekerdim. Dalından kopardığım şeftaliyi iştahla yerken, batmaya yeltenen güneşi ve gökyüzünü izlerdim. Gün boyu neler oldu, yarın neler olacak? Hepsi kaybolurdu önümden. Yaşamın ve yaşadığımın tatlı farkındalığı açılırdı ruhuma. Varlığın bütünlüğünde varoluşumu hissederdim. Bir iki saat içinde, “Ödevlerine ne zaman başlayacaksın?” sorusuyla koşuşturma yeniden

Nerede kaybettik, nerede arıyoruz?

İçimizde bulamadığımız bahar ve huzuru, hiçbir mevsim, hiçbir şey, hiçbir kişi bize bağışlamaz. Sevgimizi, mutluluğumuzu, huzurumuzu, dürüstlüğümüzü, ilkelerimizi, vicdanımızı, değerlerimizi...nerede kaybettik, nerede arıyoruz? Bir Zen öyküsü düştü aklıma. Hatırladığım kadarıyla özetleyeyim. Azize bir kadın varmış. Akşam üstü, evlerin içinde havanın iyice karardığı, dışarının alacakaranlık olduğu bir zamanmış. Sokakta yere iki büklüm eğilmiş, bir şey arıyormuş. Birkaç kişi yanına gelmiş, sormuşlar: - Ne arıyorsunuz Üstade? - İğnemi kaybettim onu arıyorum. - Nerede kaybettiniz? - Evin içinde! - Peki niçin burada arıyorsunuz? - Ama içerisi çok karanlık! İçimize dönmek, içimize bakmak, kendimiz olmak, kendimizle yüzleşmek, bütün olmak, kendimizi affetmek, kendimizi kabul etmek, kendimizi sevmek… uzar gider, söylendiği kadar kolay değildir. İçlerimiz çoğumuz için karanlıktır/karmakarışıktır. Oradan kaçarız. Bu yüzden mutluluğu, sevgiyi, kutsallığı dışarıda ararız.