Ana içeriğe atla

Elveda 2021

Gün iyi geçsin geçmesin akşam başını yastığa koyduğunda yorgun zihninde günün acı tatlı hatıraları uçuşur.

An olur ayrıntılardan birine takılır, içine dalar, boğulursun. Benzerleri bana da gel der. Bir ona bir buna koşarsın. Sağa sola dönüp durursun.

Uzaklarda bir yerde belli belirsiz umut kıvılcımları nefes bekler, köpürmek için… Derin derin içine çekersin onları, huzurun ateşi bedeninin her zerresini ısıtır. Tatlı bir uykuya dalarsın. Yeni güne diri ve dingin uyanırsın. Dünden daha iyisindir. Yarın daha da iyi olmak üzere…

Dünyamız kendi etrafında döner; gün olur, gece olur. Güneşin etrafında döner; bahar olur, yaz olur, kış olur. Meltemiyle, fırtınasıyla, soğuğuyla, sıcağıyla yıl olur.

Ey nizami! Kendi etrafında dönersin tekâmül olursun, olgunluk olursun, şükür olursun. Dünyanın etrafında dönersin tecrübe olursun, öğrenme olursun, gelişim olursun. Bazen acı olursun, pişmanlık olursun, suçluluk olursun, öfke olursun… kim bilir, belki anlayış olursun, af olursun. Her an yeni bir sen olursun.

Dönen, akan dünya mı, zaman mı, yoksa sen mi? Şaşırırsın!

Ne güzeldi başarılar, kıvançlar, mutluklar! Ne güzeldi nefes almak, sevmek, yaşamak… Gelin benimle, yanı başımda durun daima, ekleyin yenilerini kendinize… Elveda eski acılar, kaygılar, suçluluklar, pişmanlıklar, öfkeler… Kalın olduğunuz yerde. Ey geçmiş! Nasıl öğrettiysen öğrettin, her şey için kucak dolusu teşekkürler sana.

Aralık ayının bu yorgun günlerinin ardından yeni yıla girerken, sakin ve canlı sabah ferahlığı sarsın sizi. Geçen yılı minnetle uğurlarken, yeni yılı mutlulukla, sağlıkla, yeni umutlarla karşılayalım hep birlikte.

Demir alalım
Umutsuzluk limanından
Asılalım küreklere
Açılalım yüreklere
Güzellikler ummanından

Elveda 2021, merhaba 2022…

Resim tuana ajans tarafından Pixabay'a yüklendi

Bu blogdaki popüler yayınlar

Geçmişin Muhasebesinde İstikamet

Kişisel geçmişinize hangi yönde ilerliyorsunuz? Yönünüz yanlışsa geçmişin yükünü katlayarak artırırsınız. Yönünüz doğruysa çözümlersiniz, geçmişi aşarak özgürleşirsiniz, hafiflersiniz... İleri yaşlarda yol alan bizler için andan kopup geçmişe kaymak çok kolaydır. Artık sona yaklaştığımız için ve ne yapabileceksek şimdiye kadar yapmış olduğumuzdan kendimizi gelecekten uzak tutarız. Erken yaşlarda olanlar daha çok gelecek odaklıdır. Ama onların da geçmişe baktıkları olur, olmalıdır. Yazımız geçmişe olan yolculuklarla ilgilidir. Maziye daldığımızda olumlu, olumsuz ve nötr anılar vardır. Hayat akışında aldığımız yerinde kararlar, gösterdiğimiz başarılar, sevgi dolu arkadaşlıklar, egonun sıvazlandığı durumlar vb. olumlu anılarımızdan sadece birkaçıdır. Yanlış kararlar, yenilgiler, egonun hırpalandığı küçük düşmeler vb. olumsuz anılarımızdandır. Geçmiş yaşamın muhasebesini yapmak daha sağlıklı bir ruh hali, huzur ve neşe getirecektir, gelişerek değişmenizi sağlayacaktır. Ancak bir şartla: Uy

Mutluluk nedir, üzüntü nedir?

Çalışma odasından çıkıp mutfakta su içip odanıza dönerken “Oğlum masaya baktın mı?” sorusudur. Ve dönüp masaya baktığınızda soyulmuş armut dilimlerini yanında çatalı, bıçağı ve peçetesiyle bulmanızdır mutluluk… Rahatsız etmemek için size seslenmemesi, orada salonda dört gözle armağanını görmenizi beklemesi, titreyen elleriyle armutları soyması, tabağı, çatalı, bıçağı hazırlaması…benim için niye uğraştı ki diye düşünmenizdir üzüntü… Mutluluk sevgidir, üzüntü sevgidir. Gece hayatında masaya gelen ikram ışıklı meyve tabakları da neymiş!.. nizamettin kaya

Sükûnet

Sükûnet zamanlarım: Nadiren hissettiğim ama tadına doyamadığım anlar… Geçmişin ve geleceğin donuklaştığı, ânın belirginleştiği; arzuların, tutkuların, umutların, beklentilerin, hedeflerin durulduğu, dibe çöktüğü; sakin, kıpırtısız, berrak bir zihinle sadece nefesimi, bedenimi ve bütünleştiğim dünyamı duyumsadığım zaman kesitleri… Kutsal varoluşla birlikte dalgalandığım anlar… 60’lı ve 70’li yıllarda okuldan dönünce evin duvarının kenarında bulunan derme çatma, çivileri küflenmiş, ağaçtan bir sedire otururdum uzun süre. Kuş sesleri arasında, rüzgârın ağaçların yaprakları ve meyveleri arasından süzülerek yüzüme vurduğu kokuyu içime çekerdim. Dalından kopardığım şeftaliyi iştahla yerken, batmaya yeltenen güneşi ve gökyüzünü izlerdim. Gün boyu neler oldu, yarın neler olacak? Hepsi kaybolurdu önümden. Yaşamın ve yaşadığımın tatlı farkındalığı açılırdı ruhuma. Varlığın bütünlüğünde varoluşumu hissederdim. Bir iki saat içinde, “Ödevlerine ne zaman başlayacaksın?” sorusuyla koşuşturma yeniden