Söze Süzülenler 2022
Yok; yokmuş...
Var; bir varmış,
bir yokmuş...
Aslında o da yokmuş.
Hayat masalmış...
Merhaba Aydınlık
Aydınlığa özendi yaşam.
Anladı güneş.
Şafağa bezendi yavaş.
Mavinin ardına çekildi uzak yıldız.
Buradayım dedi beyaz bulut.
Nefes aldı umut.
Gerdi kanatlarını martı.
Yuvasında şakıdı guguk.
Saldı ruhunu yeşil...
Güneşten, buluttan,
ağaçtan, çiçekten,
kurttan, kuştan,
topraktan,
umuttan
can getirdi rüzgar.
Günaydın...
Merhaba aydınlık...
Bulut
Aşığın yüreği buluttur.
Tesellisi hayaldir, umuttur.
Dökülür, yağar…
Güzel görür, gözüne kaşına yağar.
Özgürlüğe öykünür, gökte kuşuna yağar.
Mevsimin sonbaharına, kışına yağar.
Toprağı özler, kayasına taşına yağar.
Hüzne sarılır, mahzun gözün yaşına yağar.
Nizami hep tek başına yağar.
Yalnızlığı kucaklar, boşuna yağar.
Serap
Ne kaşta ne gözde
Ne övgülü birkaç sözde
Biriz hem yokuşta hem düzde
Aşkımız daima harlı közde
Hakikat ile serap aynı özde
Ey yıllar
Sökebildiniz mi ruhumuzu
Görebildiniz mi sonumuzu
Silkelersiniz ancak tozumuzu
Tazelersiniz sevgi yolumuzu
Ezelde birleşen ruhlar
Ebette kucaklaşmayı kutlar
Doğum ne ölüm ne hayat ne
Hepsi birliği pekiştiren tatlı rüzgâr
Ol
Düşünme…
Sorma…
Sorgulama
Konuşma…
Hisset…
Ol…
Yaşa arkadaş…
Ol arkadaş!
Eşine,
sevdiğine âşık ol.
Dağa, taşa,
kurda, kuşa;
yıldıza, aya;
güneşe, buluta
âşık ol.
Ve Tanrı’ya…
Düşünme…
Sorma…
Sorgulama
Konuşma…
Hisset…
Ol…
Yaşa arkadaş…
Adobe Stock tarafından lisanslandı. |
En Güzel An
En güzel sabah
Bu sabah
En güzel gün
Bugün
En güzel akşam
Bu akşam
En güzel gece
Bu gece
En güzel an
Bu an
Daima
Her ne olursa olsun
Yeşil
Her anı yaşarız
Bazen yalnızlığın sabahında
Bazen yeşil gözlerde
Bazen serabında
24 Saat
Zaten seninleyim 24 saat…
Gelsen ne!..
Gelmesen ne!..
Gitsen ne!..
Gitmesen ne!..
Ne yapayım kara gözünü,
hilâl kaşını, ay yüzünü,
geçmiş, gelecek sözünü,
baharını, güzünü…
Zaten seninleyim 24 saat…
Yeter bana sonsuza dek…
Sevgi
Bir sevgi kap bir yerlerden.
Bir güzellik yap dünyana.
Güneşten, buluttan, umuttan.
Telli sazdan, tatlı sözden.
Islak gözden.
Sustu
“Halın nece dilber?” dedim.
Sustu, sustu, sustu…
“Gelem gorem?” dedim.
Sustu, sustu, sustu…
Yol gorundu!..
Dağa taşa,
kurda kuşa,
dosta arkadaşa,
kavim kardaşa,
can yoldaşa,
sevgiye aşka
günaydın…
Seviyor
Kızıl gurubun közünde yalın har
seni seviyor.
Nur şafağın yüzünde al nar
seni seviyor.
Kara ayazın özünde ak kar
seni seviyor.
Zalim kaderin attığı son zar
seni seviyor.
İlk ve son Bahar,
İlahi Yar
seni seviyor.
Adobe Stock tarafından lisanslandı. |
Sevgim
Kanatlansa sevgim
Uçsa yüreğimden
Yetmiş bin alem
Minik kalır
Konsa yerine
Uçsa yüreğimden
Yetmiş bin alem
Minik kalır
Konsa yerine
Uyanık
Masada bol katık
Kafa az bulanık
Aşkım tek o uyanık
Sağanak
Sağanak olup yağsam
okyanus yüreğine…
Hissedip sevdiğini biraz…
Sen Tadıyordum
Tütün çektim parmağımdan
Sen tütüyordum
Anason biçtim nefesimden
Sen kokuyordum
Yağmur içtim gözlerimden
Sen yağıyordum
Yandım piştim hasretimden
Sen tadıyordum
Yerli Yerinde
Gün geceye dönmüş
Ne çıkar
Durmuyor mu her şey
Yerli yerinde
Hüzün
Ey hüzün!
Bugün senin olsun,
yarın benim..
Çile
Hüzün güneşimiz olmuş
Ayaz gecelerde
Hasret kardeşimiz olmuş
Kara pencerelerde
Çile eşimiz olmuş
Kederli hecelerde
Melankolik
Farkı var mı hayal ile gerçeğin?
Ömrün akşamında pek yok gibi!
Ve belki de hayaller daha sağlam, daha dürüst!
Gerçeğe dönüşmüş, çarpıtılmamış kaç hayali iyi biliriz?
Geriye kalanlar çirkindir, çarpıktır; hatırlamaya değmez.
Zaten hepsi hayal olmadı mı ömrün akşamında?
Ya saf hayaller(?)
Onları silmeye, çirkinleştirmeye gerçeğin gücü yeter mi?
Yasak
Kaç sevgi uzak bana!
Kaç güzel yasak bana!
Hep zaman tuzak bana.
Sensiz...
Bekliyor
Hep gelsin diye bekledi…
Gelsin,
güneş doğsun…
Cevap versin,
mutlu olsun,
neşe dolsun…
Karanlık bitsin diye bekledi…
Hüzün gitsin, aşk gelsin.
Bekledi, bekledi, bekledi…
Sevsin,
çiçekler açsın,
mis kokular saçsın…
Hâlâ bekliyor…
Artık kargo bekliyor…
Kitaplar gelsin okusun.
Hasretine kilim dokusun..
Adobe Stock tarafından lisanslandı. |
Hâlâ
Gönlüm;
Kara gözünde, hilâl kaşında...
Aklım;
Sevgi yüklü bakışında...
Hüznüm;
O kaş çatışında...
Hâlâ...
Derdim;
Köprünün taşında...
Arzum;
Meriç’in akışında...
Hâlâ...
Perdeler
Kapalı perdelere döküldü
Hasretimin buğusu gözlerimden
Kıvılcım
Gönlümü serdim ufuk ufuk
Erememek derdim içim buruk
Öylesine gördün baktın
Kıvılcım kıvılcım aktın
Dışta yarama kabuk
İçte yangın
Kök
Ne bilsin
nerelerde kök saldığını
acemiliğin heba ettiği güzellik!..
Nasıl bilirdim(?)
Sadece o kadarmış…
Belki de!
Mevsimi sonbaharmış…
Yağmur
Yağmur olmuş hüzün bulutları
Alamadığım, verdiğim nefeslerden
Dökülmüş Istrancaların yalnız yamaçlarına
Kalamadığım, derdiğim kafeslerden
Meriç dolmuş, coşmuş artı bir Efeslerden
Mecnun’un Sevgisi
Ey şairler!
Ey şarkılar!
Sevgi mi dediniz(?)
Sevda mı dediniz(?)
Aşk mı dediniz(?)
Bakıyorum hep sitem,
hep şikâyet,
hep kasvet…
Mecnun’un sevgisi
yabancı size…
Leylâ’nın kirpiğine
toz kondurur mu sandınız(?)
Hasretine hüzün(?)
Öbek Öbek
Yığılır sırtına geçmiş
Öbek öbek
Kimi sıvazlar
Kimi azarlar
Silkinirsin, atarsın
Hepsini önüne
Ayırırsın tane tane
Bir güzellik
Bin acı
Bir güzellik
Bin acı
İntikam
Hesap sordum hayata!
Istırapların, acıların, kederlerin
hesabını...
Şöyle bir tepeden
baktım ona!
Gelmişine geçmişine...
Huzur içinde
tatlı tatlı
gülümseyerek...
Sükûnet
Önce zihin konuşur.
Sayar döker öğrendiklerini.
Geçmişi, geleceği…
Malumatfuruştur zihin.
Sonra yürek konuşur.
Sever, nefret eder, üzülür, sevinir.
Duygu yüklüdür yürek.
Ve an olur
hepsi susar…
Kendine, an’a gelmişsindir artık.
Birsindir O’nunla…
Nirvana’da…
Adobe Stock tarafından lisanslandı. |
Güzel
Gittin güzel
Kaldın güzel
***
Kızdın güzel
Sevdin güzel
***
Sustun güzel
Konuştun güzel
***
Her şey güzel
Hayat ne güzel
Nirvana
Attım arzularımı günümden
Yıktım hedef tahtalarımı önümden
Yaktım tutkularımı benimden
Çektim egomu tenimden
...
İşte
Hayat hakikat
Huzur
Ben O ben O
O ben O ben
Nirvana
İkilem
Umut; zehirli his.
Açgözlü bahis.
Talepkâr, isyankâr.
Kendi ördüğüm hapis.
Nankör…
Yükselirken aşağı çeken asansör.
Kaldırdım hedef tahtalarımı önümden.
Ne çare!
Silemedim sevgimi gönlümden.
Sapan
Anneden babadan,
camiden okuldan,
medyadan,
taş topladı çocuk.
Yürekte kabustu…
Küstü, kustu…
Zihin sustu…
Sarıldı, tuttu.
Yürüdü çocuk.
Zihin boyundan büyük.
Yürek tırnağından güdük.
Gerdi lastiklerini zihninin.
Fırlattı taşlarını kuşlara…
Özgürlüğe…
Yüreğine...
Kendine…
Şikâyet
Davacıyım!..
Okulu, kitabı, mesleği,
toplumu, hayatı
şikâyet ediyorum sevgiliye…
Katlettiler çocukluğumu diye!..
Çocuk Oldum
Çocuk oldum bu akşam!..
Her saat yaşam yine.
Her mevsim koşam yine.
Sabah akşam,
ilkbahar sonbahar...
Bana ne!
Neşeyle coşam yine.
Gönlüme sığmayıp
taşam yine...
Adobe Stock tarafından lisanslandı. |
Hiçlik
Seyrettim…
İlişmeden…
Didişmeden…
Tanrı Dağları’ndan Silistre ormanlarına
bir kaynak fışkırdı!
Yol etti kayaları, vadileri, yamaçları.
Gök Tanrı, ata, töre… Aktı.
Buda oldu.
Muhammed oldu.
İsa oldu.
Musa oldu.
Marks oldu.
Rus, Alman, Fransız, İngiliz,
Amerika oldu.
Kanla karışık aktı, aktı…
Zaferlerle, hezimetlerle, kavgalarla
diplomalar, belgeler, rütbeler,
unvanlar aktı…
Toplandılar hiçlik ummanında.
İlişmedim, didişmedim.
Dibe çöktüler ağır ağır.
Hiçlik kaldı elimde…
Koskoca bir ummanım artık.
Her şeyden ari, net, berrak…
Öz, Ruh, Nirvana, O…
Yol
Yanağını okşadı biri küçüğün
Büyüyünce ne olacaksın
Büyümek varmış
Olmak varmış
Bakakaldı
Büyüyünce ne olacağım
Kaptı bir şey
Ordan burdan bihaber
Düştü yola yük ağır
Yürüdü zor kolay
Bir güldü bir ağladı
Büyüdü mü küçüldü mü
Oldu mu olmadı mı
Anlamadı
Google Play Kitaplar'da |