Kayıtlar

Tanrı’nın Egemenliğinde Adalet

Resim
Tanrı’nın egemenliğinde olan bu hayatta, iyi ya da kötü her şey, sonunda mutlak adalet ve hukuk kurallarına göre sahibini buluyor. Ancak bu yüce adaleti, egolarımızın egemenliğindeki dar ve körleşmiş bakış açısıyla kavrayamayız. Dünya gözüyle bakıldığında çoğu şey rastlantı, haksızlık ya da tesadüf gibi görünür. Oysa perde arkasında işleyen daha derin, daha adil bir düzen vardır. İnsan, kendi gururu ve nefsine yenildiğinde başkalarıyla boş yere uğraşır, haksız yere didişir. Ben de zamanında sırf fesatlıkları ve şişmiş ama içi boş egoları yüzünden benimle uğraşanların bir kısmına kendi cezamı verdim. Ama gördüm ki büyük çoğunluğunu Tanrı zaten cezalandırıyor. O an anladım ki en iyisi işi Tanrı’ya bırakmakmış. Onlarla uğraşmaya değmezmiş; enerjiyi heba etmeye hiç gerek yokmuş. Tanrı'nın Egemenliği Tanrı beni de cezalandırdı. Demek ki hak etmişim. Ne kendime ne de hak ettiklerini yaşayanlara acıyorum. Çünkü biliyorum ki biz insanlar çoğu zaman kendi yaptıklarımızın bedelini öderiz; az...

Bireyselliğe Dönüş: Bir Demokrasi Yolculuğu

Resim
Ülkemizde demokrasinin işlerlik kazanması için vatandaşların bireysel kimliklerine geri dönmesi gerekir. Sürüler hâlinde muhalif olmak, sürüler hâlinde taraftar olmak objektifliğe, gerçekleri görmeye en büyük engeldir. Çünkü grupların, bireysel kimlikleri öteleyen manyetik etkileri vardır. Bu etki, kişiliklerin, karakterlerin, ilkelerin, değerlerin ve tutarlılığın yok olmasına yol açar, insanları kontrol mekanizmalarının piyonu hâline getirir. En fazla gizlediğimiz özelliklerimiz en fazla ortak özelliklerimizdir. Bireysel kimlikleri yaşayabilmek, birlik ve beraberliğin en demokratik ve en dürüst yoludur. Kendinden vazgeçmeden birlik ve beraberliğe doğru... Ülkemizde demokrasinin sağlıklı bir şekilde işlemesi ve toplumsal barışın tesis edilebilmesi için, bireylerin kendi kimliklerini ön plana çıkarması büyük önem taşır. Ne yazık ki, günümüzde sıklıkla gördüğümüz bir eğilim, insanların sürü psikolojisiyle hareket etmesi ve bu şekilde ya muhalif ya da taraftar olarak kendilerini konumland...

Söze Süzülenler 2024

Resim
-Yeşil bir yaprak -Kondu kadehime -Bulutların arasından. -Meriç'in suyu -Aktı kaderime -Yanıkların karasından. -Altın sarısı efes -Doldu kalbime -Serabımın sevdasından. -Yâr -Ben yâri -Güle güneşe -Benzetmem... -O benim -Alnıma düşen perçem. -Aynadaki suretim. -Suretimdeki göz. -Gözümdeki bebek. -Nur topu gibi -Bir erkek... -Serap, 1996 Gözümdeki bebek... Islandı yine gözlerim  Köprünün sonsuzluğunda Hissettim ilahiyi Meriç in Serabında... * * * Köprünün gözleri mahzun. Şahidi sonsuzun... Hüzünlü, sulu... Belli ki aşk dolu… Mutluysan! Herkes dost, herkes yoldaş; Her şey kadim, her şey çağdaş. Yok mu o sevdiğin! Can sırdaş… Mutsuzsan! Herkes yaban, herkes düşman; Geçmişe pişman, şimdiye hüsran. Yok mu onlar! Soğuk, uzak; Hep sana tuzak… Firari Gülmeyen yüzüm Çatık kaşım Katil bakışım Pis kapkara ...

Yankı'nın Yolculuğu

Resim
"Ben" olmayı öğrenemeden "biz" olmaya koşullanmışsınız! * * * Bu ifade, bireyin kendi kimliğini, isteklerini ve ihtiyaçlarını tam anlamıyla tanımadan, toplumsal veya grup kimliği içinde eriyerek yaşamaya yönlendirildiğini anlatıyor. "Ben" olmayı öğrenmek, bireyin kendi özünü, özgünlüğünü, arzularını ve sınırlarını tanıması ve geliştirmesi anlamına gelir. Ancak bu, toplumsal normlar veya aile, çevre gibi dış faktörler nedeniyle geri planda kalabilir. "Biz" olmak, toplumsal ya da grup aidiyetine vurgu yapar. Kişi, kendini birey olarak keşfetmeden, bu grup aidiyetine öncelik verir ve bu süreçte bireysel kimliği ihmal edebilir. Yani, toplumsal beklentilere göre hareket etme eğiliminde olup, "ben kimim?" sorusunu derinlemesine sormadan, kendini "biz"in bir parçası olarak tanımlar. Önce "ben" olmayı öğrenmek... Bu ko...

Kartal Gibi Yükselin, Gürpınar Gibi Direnin

Resim
Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın bir zamanlar kendisine yöneltilen “halk sizin yazdıklarınızı anlamıyor, onların seviyesine uygun yazın” eleştirisine verdiği yanıt, bugün de hepimize önemli bir ders sunuyor: “Siz halkı benim yazdıklarımı anlayacak seviyeye getirin.” Gürpınar, yazılarının kalitesini düşürmek yerine, toplumun eğitim ve bilinç seviyesini yükseltmeyi savunmuştu. Bu yaklaşımı, insanların ve toplumların kendilerini sürekli geliştirmeleri gerektiğine dair güçlü bir mesaj içerir. Gürpınar’ın bu duruşu, aslında kendi değerlerimizden ödün vermememiz gerektiğini hatırlatır. Bu hikâye, bir başka ilham verici hikâye olan kartal ve karga metaforuyla güzel bir paralellik taşır. Anlatıldığına göre, kartala saldıran tek kuş kargadır. Karga, kartalın sırtına konarak onu gagalar, rahatsız etmeye çalışır. Ancak kartal, bu saldırıya karşılık vermez; sadece daha yükseğe uçar. Uçuş ne kadar yüksek olursa, karga için nefes almak o kadar zorlaşır ve sonunda yere düşer. Bu metafor, gereksiz eleştirile...

Bir Mayıs Sonu Daha

Resim
Yılların demlediği duygularımdan bir esinti... Köprünün gözleri mahzun. Şahidi sonsuzun... Hüzünlü, sulu... Belli ki aşk dolu... Edirne, Meriç Nehri ve Mecidiye Köprüsü * * *

Söze Süzülenler 2023

Resim
-Gök kubbenin altında -Değil miyiz hepimiz -Daha ne olsun -Yarım olmuş -Mutluluklar -Gülüşler -Ağlayışlar -Yaşam -Ne çıkar -Meçhul -Bulutlar süzülmüş kubbeye -Anılar dolaşıyor -Hüzün mü mutluluk mu -Ne taşıyor meçhul -Sis çökmüş içeriye -Siluetler kıvranıyor -Hayal mi gerçek mi -Ne yaşıyor meçhul -Buğu sarılmış camlara -Islaklık tütüyor -Çaydan mı kalpten mi -Ne akıyor meçhul -Damlalar kaynamış gözlere -Sıcaklık kanıyor -Acıdan mı aşktan mı -Ne yağıyor meçhul -Yalnız Değilsin -Kanatlanıp esse de -ıssız diyarlarda, -kime ne? -Vuruyorsa bir nefes -rüzgâr, yanık bağrına, -yalnız değilsin. -Sel olup çağlasa da -taş yataklarda, -kime ne? -Çarpıyorsa tek damla -yağmur, kızgın kalbine , -yalnız değilsin. -Şimşek olup çaksa da -kör topraklarda, -kime ne? -Çakıyorsa bir tel -ışık, karanlık ufkuna, -yalnız değilsin. Yağmur Sonrası Özlemle içip Göğün gözü...